Türk Futbolunun Tek Derdi Şike Mi?

Türk Futbolunun Tek Derdi Şike Mi?

Tekrardan merhaba değerli okurlar, 

Bugün, futbol için yazmaya karar verdim. Buna bağlı olarak, Türk futbolunun geldiği noktayı anlatmaya çalışacağım. 

Şöyle başlayım, bilindiği üzere, Anavatan Türkiye birçok spor dalında çok başarılıyken, mesela, voleybol, basketbol, Ata sporu, vs; maalesef, futbol için pek de aynı şeyi söyleyemeyeceğim. 

Neden ve nasıl? 

Bu arada, şike ve şaibe konusunda bilgi sahibi değilim. Yorum yapmak da kendi adıma bu (konuda) doğru olmaz. Yani, gerçekten şike ve şaibe var mı yok mu? Bilemem. Ancak, ne olursa olsun Türkiye'de futbolun derdi ne şikedir ne de şaibedir. Benim fikrim. 

Çünkü, zaten Türkiye'de futbola en ağır yatırımı yapan kulüpler en çok şampiyon olan kulüplerdir. Fakat Türk takımlarının asıl derdi Türkiye değil, Avrupa. Yatırım Avrupa için yapılıyor. Kaldı ki, Avrupa turnuvalarında istenen sonuç gelmeyince, sonuç hüsran. Çünkü, yatırımlar boşa gidiyor. Sebep, burada istikrarlı başarı yok veya çok nadirdir. Yani tarihinde bir kez UEFA kupası ve Süper kupa kazanan Galatasaray, şu an sezonu ikinci bitirse Konferans ligine gider. Ülke puanı düşük. 

Türkiye'de maalesef altyapıya önem veren kulüp yok. Sanırım, dünyada en çok dış transfer yapan ülke Türkiye. Çok fazla revizyon yapılıyor ve genç oyuncular sık sık başka kulüplere kiralanıyor. Hatta büyük kulüpler arasında şu 'transfer çalımı' geyiği bir türlü bitmedi gitti. Bu tür nispet oyunları skora da yansımıyor. Bir de şu 'adı olsun da çamurdan olsun, bonservisi elinde, alın şu adamı!' Gafı da yüzleri güldürmüyor. Örneğin, Galatasaray takımında, Angeliño. Boşa yatırım. Dubois daha mı kötü? Hayır. Başakşehir'e kiralandı, Kazımcan Karataş'ı da pek beğenmeyen teknik heyet, Barış Alper Yılmaz'ı joker etti, Kaan Ayhan'ı da sağ bek. Ben ne anladım bu işten? Bir başka örnek, aynı takımda gitmek isteyen Victor Nelsson, sürekli eleştiriliyor. Neden satılmadı? İyi para eder. Zaten kulübün borcu dudak uçuklatan bir raddeye geldi. Sabır gösterilse, onun yerine, hem de yedek kalabilecek Mathias Ross vardı, o da kiralandı. Çok genç ama yedek kalsa küsmezdi, en azından. Üstelik de çok teknik. 

Daha birçok örnek verilebilir. 

Sonuçta, gereksiz transfer yatırımları ve halen devam eden yabancı kontenjanı sorunları yüzünden, takımlarımızın başı dertte. Çatlak gitgide büyüyor. Revizyonlar ve istikrarsızlık ve tez küsen taraftarlar sayesinde, Türk futbolu mahvoldu. Sebebi şu, zaten Avrupa turnuvalarında, en üst düzey başarı gösteren takımlar hegemonya kurdu. Yani, Real Madrid, Liverpool, Manchester City, Inter Milan, PSG ve Bayern Münih gibi takımları sizce dünyada kaç takım kolayca buralarda yenebilir ki? Sadece, Manchester City takımın alt yapısından yetişen İngiliz futbolcu Phil Foden'ın piyasa değeri ne kadar, internetten araştırın. Takımın başında daha da bir Şeyh var. 

Futbolcu satamamıyoruz, üstelik, aldığımız ve maaşını ödediğimiz futbolcuların toplam maliyeti bütçelerimizi teknik anlamda çok aşıyor. Radamel Falcao gibi bonservisi elinde olan futbolcuların maaşlarına da kandık. Ve cebimizden para verip yolladık. Dengeli futbolu beğenmiyoruz, açık futbol sayesinde çok fazla kronik sakat futbolcumuz var. Mesela, Beşiktaş. Santos'un yerine başka teknik direktör gelse, ne olur?