Colin Stewart’ın açıklamaları Rum basınında ele alındı: “Kıbrıs sorunu kutunun dışında”

Colin Stewart’ın açıklamaları Rum basınında ele alındı: “Kıbrıs sorunu kutunun dışında”
+

Haberi “Kıbrıs Sorunu Lefkoşa’nın Müsamahası ile Kutunun Dışında” başlığıyla manşete çeken gazete, eski Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ın Crans Montana sonrasında Kıbrıs sorununa kutunun dışından bakılması gerektiğini, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın da Rum başkanlık seçimi öncesinde Fileleftheros’a verdiği söyleşide, yeni seçilecek başkanın kutunun dışından bakmasını ve son 60 yıl içerisinde şekillenen gerçekleri görmesini istediğini hatırlattı.

Gazete, şimdi Kıbrıs sorununun kutunun dışında yaşanmakta olduğunu ancak bunu Türkiye ve KKTC öyle istediği için değil BM’nin, özellikle de Genel Sekreter’in bunu güdüyor, Rum Yönetiminin de bilerek ya da bilmeyerek bunu alkışlıyor olmasından kaynaklandığını belirtti.

Stewart’ın, Genel Sekreter tarafından atanacak temsilcinin misyonunun, iki tarafa bir çözüm işaret etmek değil, tarafları çözüme götürecek yöntemi bulmak olduğunu, Pile ile ilgili varılan karşılıklı uzlaşıların, başka sorunların çözümüne ve iletişim köprüleri kurulmasına yardımcı olabileceğini, Lacroix’in ise BM’nin, Pile’deki anlaşmanın uygulanması için elinden gelen her şeyi yapacağını söylediği hatırlatıldı.

Gazete “Kıbrıs Rum tarafının talep ettiği üniter devlet ve Türk tarafının talep ettiği taksim arasında ortak zemin, yani uzlaşı ve federasyon oluşturulması isteniyor. Şimdi federasyon ile taksim arasındayız ve ortak zemin mi bulmamız gerekiyor? Rum tarafının haklı olarak talep ettiği tek devlet ile Türklerin ısrar ettiği iki devlet arasında ortak zemin olabilir mi?” ifadelerini kullandı.

BM Genel Sekreteri’nin “iki tarafı Güvenlik Konseyi’nin işaret ettiklerine uymaya, Guterres Çerçevesi’ni desteklemeye ve konferansı 2017’de Crans Montana’da koptuğu yerden devam ettirmeye çağırmak yerine Kıbrıs sorununu kutunun dışına çıkardığı ve taksim ile federasyon zemininde uzlaşı tezleri arasında ortak zemin aramakta olduğunu” yazan gazete şunları da ekledi:

“Crans Montana’ya dönülmesinden ve 2017’de kopan konferansın tamamlanmasından yana olduğunu iddia eden hükümetten Stewart ve Lacroix’in sözlerini protesto etmesi beklenirdi.”

“TÜRKİYE HÜCUM DÜZENİNE GEÇTİ”

Öte yandan Fileleftheros, Orta Doğu’daki kriz ışığı altında, “bölgedeki gelişmelerde rolünün azaldığını” öne sürdüğü Türkiye’nin, “hücum düzenine” geçtiğini, bu “saldırganlığının” Kıbrıs’a, özellikle de ara bölgeye yansıttığını, deniz bölgesinde de yoğun bir varlık gösterdiğini öne sürdü.

Analiz-haberini “Erdoğan Tam Hücum Düzeninde… Ankara Öfke Yayıyor ve Cepheler Açıyor” başlığıyla manşete çeken gazete, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD’nin İsrail’i desteklemek için uçak gemilerini Doğu Akdeniz’e göndermekteki amacını sorguladığını hatırlattı, “Türk savaş gemileri Kıbrıs’ın güney deniz bölgesinde sürekli varlık gösteriyor ve bölgenin Türk ilgi alanı olduğu mesajını veriyor” ifadesini kullandı.

Türkiye’nin karada ise özellikle Lefkoşa’da ara bölgede hareketlerde bulunarak, toprak “kopararak” emrivakiler yaratmaya çalıştığını iddia eden gazete, Türk tarafının, kısa süre önce karşılıklı anlayış anlaşmaları açıklanan Pile’de uzlaşıların kentsel kalkınma ve Rumlarla ilgili bütün bölümlerine itiraz ettiğini yazdı.

Gazete Rum Yönetiminin, Pile konusunda varılan uzlaşıların hayata geçirilmesinde ana meselenin, ara bölgenin denetiminden sorumlu Barış Gücü olduğunu, bu nedenle Türk tarafının sonradan itirazlar ortaya koymasına rağmen Barış Gücü’nün uzlaşılanların, pratikte uygulanmasını sağlaması gerektiği görüşünde olduğunu yazdı.

Gazete edindiği bilgilere dayanarak, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in geçen Çarşamba günü görüştüğü BM Genel Sekreteri’nin Barış operasyonlarından sorumlu yardımcısı Jean-Pierre Lacroix’e “Pile uzlaşısının uygulanmasının kapsamlı anlaşmayla ilgili mesajlar verdiği, uygulanmaması durumunda ise olumsuz mesaj vereceği” görüşünü ilettiğini yazdı.

Hristodulidis’in Lacroix’e “Önemli bir uzlaşı ilerleyemezken kapsamlı bir anlaşma nasıl uygulanacak”  dediğine işaret ederek Rum Yönetiminin BM’den, Ankara’dan işbirliği yapmasını istemesini talep ettiği de kaydedildi.

Türkiye’nin, ara bölgeyle ilgili her ne konuşulacaksa bunun KKTC ile konuşulması gerektiğini, Barış Gücü’nün muhatabının Türkiye değil KKTC olduğunu açıkça ortaya koyduğunu, KKTC’nin uzun  süredir Barış Gücünün statüsü konusunda bir anlaşma  (Status of forces agreement / SOFA) istediğini hatırlatan gazete, Lacroix’in Hristodulidis’e  “BM’nin Türk tarafıyla uzlaşmak için SOFA tipi bir mantığa girmesinin söz konusu olmadığını” söylediğini aktardı.

Gazete edindiği bilgilere dayanarak BM’de, Türk tarafıyla uzlaşı için “bazıları alışılmışın dışında görülebilecek” bazı fikirler şekillendirildiği bilgisini de aktardı.