BANANA CUMHURİYETİ

BANANA CUMHURİYETİ
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde yolsuzluk iddiaları her geçen gün artarken, adalet ve hesap verme sorumluluğu giderek sorgulanır hale geliyor. Koronavirüs döneminde ortaya çıkan Adapass sahtekarlığından tutun da sahte PCR testleri, eczacıların sahte reçete olayları, devlet kurumlarından özel sektör çalışanlarına kadar sahte diploma skandalları, insan kaçakçılığı, kumarhanelerin denetimsizliği, dev inşaat şirketlerinin dev projelerinde dönen şaibeler, kara para aklama olayları gibi çok çeşitli yolsuzluk olayları gündemi meşgul etmeye devam ediyor.
KKTC'de yaşanan bu yolsuzluklar neden gündeme gelmiyor? Kimler bu olayları örtbas ediyor? Neden polis veya yargı mekanizması bu yolsuzluklara karşı etkin bir mücadele sergilemiyor? Bakanlıklarda yaşanan skandallara rağmen neden hiçbir önlem alınmıyor? Hükümet bu olaylara karşı neden sessiz kalıyor? Bu ve benzeri sorular, vatandaşların aklında ciddi soru işaretleri oluşturuyor.
Birçok kişi, büyük adamların veya etkili kişilerin bu olayların üstünü örtmeye çalıştığını düşünüyor. Polis ve yargı mekanizmasının neden yolsuzluklara karşı etkisiz kaldığı konusunda ise, politik baskı ve kurum içi yetersizlikler öne sürülen sebepler arasında. Bakanlıklar ve devlet kurumları, onca skandala rağmen neden kayıtsız kalıyor? Siyasetçiler ve üst düzey bürokratlar, neden halkın sesine kulak asmıyor?
KKTC'nin geleceği için bu sorulara yanıt bulunması ve yolsuzlukların üzerine gidilmesi gerekiyor. Söz konusu "bağımsız" ve "tarafsız" bir devlet yapısı, etkin bir polis teşkilatı ve yargı mekanizması toplumun güvenini yeniden kazanmak için şart. Halkın sesi ve adaletin sağlanması için herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor. Yolsuzlukların üstüne gidilmediği sürece, adalet ve güven kavramları daha da zayıflayacak ve KKTC'nin itibarı sarsılacaktır.