Bugün, ABD'nin İkinci Dünya Savaşı sırasında Hiroşima ve Nagazaki'ye atom bombası atmasının üzerinden 79 yıl geçti. İlk bombalama, 6 Ağustos 1945’te Hiroşima’ya gerçekleştirildi. "Küçük çocuk" olarak adlandırılan uranyum katkılı bomba, 13 bin TNT kuvvetindeydi ve şehri büyük ölçüde yok etti. Patlama sonucunda 80 bin insan hemen hayatını kaybederken, yıl sonuna kadar ölü sayısının 200 bine ulaştığı tahmin ediliyor. Radyoaktif yağmura maruz kalanlar ve sağlık hizmetlerine erişim sağlayamayan birçok kişi de patlamadan sonra yaşamını yitirdi. Hiroşima’daki radyoaktif etkiler uzun yıllar boyunca devam etti.
Üç gün sonra, 9 Ağustos 1945’te Nagazaki'ye "Şişman Adam" adı verilen ikinci bomba atıldı. Bu saldırıda 74 bin kişi hayatını kaybetti ve şehrin yüzde 36’sı tamamen yok oldu. Japon yetkililere göre, bu iki atom bombası nedeniyle toplamda yaklaşık 500 bin insan yaşamını yitirdi. Atom bombasının etkileri hayatta kalanlarda uzun vadeli sağlık sorunlarına ve psikolojik travmalara yol açtı.
Atom bombalarının atılması, İkinci Dünya Savaşı'nın dönüm noktalarından biri olarak kabul ediliyor. Japonya’nın İmparatoru Hirohito, 15 Ağustos 1945'te ülkesinin "koşulsuz teslim olduğunu" ilan etti ve savaş resmi olarak sona erdi. Patlamaların yarattığı sıcaklık ve radyoaktif etkiler, bölgedeki bitki örtüsünü ve doğal yaşamı yok etti; nükleer partiküller bugün dahi su kaynaklarını etkiliyor.
Japonya, Hiroşima Barış Anıtı Parkı ve Nagazaki Atom Bombası Müzesi gibi anıtlar ve müzeler aracılığıyla bu trajik olayların izlerini yaşatıyor. Hiroşima'daki Atom Bombası Kubbesi, patlamanın izlerini koruyan tek yapı olarak günümüze ulaştı ve 1996 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edildi. Yıllık olarak bu anıtları milyonlarca ziyaretçi ziyaret ediyor.
Günümüzde, dünya genelindeki nükleer silahların yüzde 90’ı ABD ve Rusya'nın envanterinde bulunuyor. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) 2023 raporuna göre, mevcut 12.512 nükleer başlığın büyük bir kısmı bu iki ülkenin stoklarında yer alıyor.
