Avcılar'da, dün yabancı uyruklu bir kişinin bir bayiden çaldığı pikapla D-100 kara yolundaki araçlara çarparak yaptığı kazanın hukuki boyutları tartışılırken uzmanlar bu tür olayların yasal sonuçları ve mağdurların haklarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Avukat Öznur Özdemir, araçlar kaza yaptığında maddi ve manevi tazminatların kazada kusuru olan kişinin trafik sigortasından karşılandığını söyledi.

Kazada bir kişinin yüzde 100 kusurlu olması ve karşı tarafın ölmesi halinde kişinin bedeni, maddi, destekten yoksun kalma ve manevi tazminatı gibi tazminatların o aracın trafik sigortasından karşılandığını belirtti.

Özdemir, trafik sigortasının yaptırılmasının zorunlu olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:

"Trafik sigortası yoksa sürücüye ve ruhsat sahibine gidilir. Yani burada araç kiralama şirketinin de sorumluluğu var. Ama burada kiralama sözleşmesi olduğu zaman şirketin sorumluluğu olmuyor diyebiliriz. Bu noktada sürücüye gidilmesi gerekiyor. Bu olayda araçta trafik sigortası olsa dahi zararlar karşılansa bile şirket sürücüye rücu eder. Çünkü burada çalıntı var. Burada aracı çaldığı için sürücünün cezai bir sorumluluğu var ama karşı tarafı, yani zarar göreni ilgilendiren şey burada sigorta şirketlerinin sorumluluğunda oluyor. Daha sonra sigorta şirketleri sürücüye rücu ediyor."

Sigorta şirketinin zarar görenlerin tazminat taleplerini karşılaması akabinde bu tutarı sürücüden rücu edebileceğini kaydeden Özdemir, "Aracın çalıntı olmasında eğer araç kiralama şirketinin de bir kusuru, ihmali varsa onu da işin içine katabilirler. Ama bunların hepsi ancak bilirkişi raporunun sonucunda ortaya çıkar." ifadelerini kullandı.

"Trafik sigortası yoksa güvence hesabının sorumluluğu bulunuyor"

Avukat Muhammet Çoban olayın güvenlik kamera kaydına göre, aracın anahtarını galeri yetkilisinin kazayı yapan kişiye rızaen verdiğini kaydetti.

Çoban, "Bundan kaynaklı olarak kazayı gerçekleştiren şahsın emin sıfatıyla zilyet olması sebebiyle hem galerinin hem de aracın zorunlu trafik sigortası bulunuyor olması durumunda sigorta şirketinin yoksa güvence hesabının sorumluluğu bulunuyor." dedi.

Kazadan doğan zararlardan galericinin Karayolları Trafik Kanununun 85'inci maddesi gereğince işleten sıfatıyla sorumlu olduğuna dikkati çeken Çoban, aynı zamanda bu aracı kullanan yabancı uyruklu kişinin de hukuki açıdan sorumlu olduğunu vurguladı.

Çoban, bu olaya ilişkin işlemlerin bilirkişinin yapacağı tespitten sonra belli olacağının altını çizerek, şunları kaydetti:

"Zorunlu trafik sigortası bakımından teminat sınırları var. Belli bir miktarı kadar karşılayabiliyor. Maddi hasarlarda 200 bin lira, bedeni hasarlarda 1 milyon 800 bin liraya kadar ama birden fazla zarar meydana gelmesi durumunda sigorta teminat limitleri kapsamında sorumluluğu bulunuyor ve bu limitler kapsamında üçüncü kişilerin zararını giderebiliyor. Bu araçlar satıma hazır olarak bulunduğu, trafiğe çıkmadığı için muhtemelen trafik sigortası yapılmamış olabilir. Burada galerinin aracı emin sıfatıyla zilyet olarak teslim ettiği için kusur ve sorumluluğu var. Ceza hukuku bakımından ise 'Suçta ve Cezada Şahsilik' ilkesi gereğince zararı verenin, yani yabancı uyruklu şahsın 'kasten öldürme', 'kasten yaralama' ve 'mala zarar verme' suçlarından cezalandırılması söz konusu olabilir."

Taraflara rücu hakkı doğuyor

Avukat Fikri Tonğ ise bir araçla ilgili aracın sigortası olsun veya olmasın aracı işleten veya araç sürücüsünün buna vermiş olduğu zarardan müteselsil sorumlu olduğunu söyledi.

Sahibinin izni ve rızası dışında aracın alınıp kullanılması durumunda da sorumluluktan kurtulamadığına dikkati çeken Tonğ, ancak rücu hakkının doğduğunu belirtti.

Avukat Tonğ, araç işletenin bu konuda kusur ve illiyet bağını kesen bir durumu varsa rücu hakkı doğduğunu aktardı.

Aracın sigortası olması halinde sigorta şirketinin de burada sorumluluk sahibi olduğuna işaret eden Tonğ, şunları söyledi:

"Sigorta şirketi, zararı karşılamakla yükümlüdür. Sigorta şirketinin de aynı şekilde araç işleteni, araç sahibi gibi rücu hakkı söz konusu oluyor. Bu durum özel hukuk alanı için. Bu şekilde kusursuz sorumluluk durumu söz konusu. Ancak ceza hukuku yönünden herhangi bir kusursuz sorumluluk durumu söz konusu değildir. Çünkü ceza hukukunda suçun şahsiliği, cezanın şahsiliği ilkesi mevcuttur. Kişilere verilen zararlardan ve ceza kanununa göre suç teşkil eden eylemlerinden dolayı, her halükarda araç sürücüsünün ya da eylemi meydana getiren kişinin sorumluluğundan bahsedebiliriz."

Aracın galerinin rızası dışında çalındığı iddiası durumunda ise illiyet bağının kesileceğini dile getiren Tonğ, araç işletenin, sahibinin veya sigorta şirketinin karşılayacağı zararların asıl kusurlu olan sürücüye karşı rücu hakkı doğacağını vurguladı.

Avukat Tonğ, sürücünün yabancı uyruklu olmasının, Türkiye'deki kanunların uygulanmasına engel teşkil etmeyeceğini belirtti.

Bu sefer de ayrana hile karıştı: Ayran diye ilaçlı sıvı içirmişler Bu sefer de ayrana hile karıştı: Ayran diye ilaçlı sıvı içirmişler

Cezai sorumluluk açısından araç işletenin ya da üçüncü kişilerin sorumluluğunun söz konusu olmayacağını kaydeden Tonğ, "Buradaki eylemi meydana getiren kişinin, kendi bireysel kusuruyla cezadaki şahsilik ilkesi gereği, ceza o kişiye karşı uygulanır. Ama diğer özel hukuk açısından meydana gelen maddi ve diğer yaralamalı bedensel zararların karşılanması konusunda araç işleten ve varsa sigortası da sorumludur. Bundan dolayı zarar görenlerin hem araç sahibine hem de sigorta şirketine karşı da zararının tazminini talep etme hakkı mevcut." diye konuştu.

Çalıntı aracın çarptığı araçların sigortası olmaması durumunda kusur oranının devreye gireceğini anlatan Tonğ, "Araçların eğer yolda Karayolları Trafik Kanunu'na göre kusurlu hareketleri varsa, oradaki kusur bölüşümüne göre kendi kusurlarının tazminlerine denk gelen bedeli düşülüyor. Ama herhangi bir kusurları yoksa, çarpılan araçların sigortalarının ya da kaskolarının olup olmamasının bir önemi yok." ifadelerine yer verdi.

Araçların sigortasız trafiğe çıkmasının zaten yasak olduğunu aktaran Tonğ, eksper ya da bilirkişilerin kusur tespiti raporlarının aydınlatıcı olacağını sözlerine ekledi.

Şahsilik ilkesi ön planda tutulacak

Avukat Elvan Kılıç da sürücünün ABD vatandaşı olarak Türkiye'de suç işlemesiyle ceza kanunlarında mülkilik ilkesinin uygulanacağını söyledi.

Mülkilik ilkesinin devletin kendi ülkesine karşı işlenen suçlarda uygulandığını kaydeden Kılıç, "Burada şahsilik ilkesini de ön planda tutuyorlar. Şahsilik ilkesi de bir kişinin suçu nerede yaptığının önemi olmadan kişi bakımından, şahıs bakımından bakılmasıdır. Amerika'da suç teşkil eden bir şeyse eğer Amerika, kendi vatandaşını kendi ülkesinde bile yargılayabilir. Bu Türkiye'ye de özgü bir şey ama tabii Amerikan kanunlarına göre bunun suç olması gerekir. Bu Amerikan kanunlarına göre de suçtur." dedi.

Galericinin yükümlülükleriyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Kılıç, "Galericinin de kusursuz sorumluluğu var. Olayda kusuru olmasa bile sırf aracın oluşturduğu kaza ve ölüm sebebiyle bir sorumluluğu oluşuyor. Yani hukuk bakımından, tazminat bakımından sorumlu olacaktır. Ancak Türk Ceza Kanunu kapsamında galerici sorumlu değil ama tazminat noktasında sorumlu." diye konuştu.

Kılıç, sürücünün yaptığının birçok suç tipine girdiğini anlatarak, şunları kaydetti:

"Gasp, hırsızlık, adam öldürme, adam öldürmeye kasten teşebbüs... Yargılaması yer bakımından uygulandığında aramızdaki sözleşmelere de bakıldığında, Türkiye'de yapılacak. TCK kapsamında, tazminat kapsamında sorumlulukları var. Bununla ilgili Türk hukuku uygulanacak ve Türk hukukuna göre cezalandırılıp tazminat sorumluluğu oluşacak."