Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın, Yunan mevkidaşı Yorgos Yerapetritis ile görüşmek üzere 8 Kasım'da Atina'yı ziyaret edeceği öğrenildi.

Hürriyet’in haberine göre, Fidan, Yerapetritis'in 5 Eylül 2023'te Ankara'ya yaptığı çalışma ziyaretine cevaben, 8 Kasım'da iadeyi ziyarette bulunacak.

Fidan'ın kasımdaki Atina ziyaretinin önemli gündem maddeleri arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis arasında 2025'te Ankara'da düzenlenmesi planlanan 6. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısının hazırlıkları yer alıyor.

Ziyarette iki bakanın, ikili ilişkilerin yanı sıra Orta Doğu başta olmak üzere, bölgesel meseleleri de ele alması bekleniyor.

TÜRKİYE OLUMLU İVMEYİ SÜRDÜRME NİYETİNDE

Yetkililere göre, son dönemde Yunanistan ile Türkiye, ilişkilerinde olumlu ivme yakalarken Ankara bunu devam ettirmek niyetinde.

Türkiye'nin, 7 Aralık 2023'te Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Miçotakis arasında imzalanan Dostane İlişkiler ve İyi Komşuluk hakkında Atina Bildirgesi'nde öngörüldüğü üzere, gerginliği tırmandırıcı eylem ve söylemlerden kaçınmaya devam ederek iki ülkenin yararına olacak işbirliği alanlarına odaklandığına işaret ediliyor.

Yetkililer, Yunanistan ile hemfikir olunmayan konular bulunmasına karşın uzlaşabilecek başlıkların sayısının az olmadığını, iki ülke liderlerinin de arzularının bu yönde olduğunu ifade ediyor.

Türkiye'nin her iki ülke halklarının çıkarları ile bölgedeki istikrar ve huzurun daha da güçlenmesi için Türk ve Yunan makamlarının birlikte çalışmak zorunda olduğuna dikkati çektiği aktarıldı.

EGE MESELESİNDEKİ İHTİLAFLARA DAİR GÖRÜŞMELER SÜRÜYOR

Yetkililere göre, Ege meselelerinde tarafların bugüne kadar savundukları pozisyonlarında bir değişiklik olmazken Ege'de ihtilafları tek kaleme indirgemenin mümkün olmadığı belirtiliyor ancak denizde ve havada, birbiriyle bağlantılı tüm ihtilaflar görüşülüyor.

Türkiye'nin, kara suları ve hava sahası genişliğinden aidiyeti belirsiz coğrafi formasyonlara, gayriaskeri statüdeki adaların silahlandırılması ve Fır Hattı (Uçuş Bilgi Bölgesi) dahil tüm ihtilafların uluslararası hukuka uygun, kalıcı, kapsamlı ve hakkaniyetli bir çözüme kavuşturulmasını istediği belirtiliyor.

Yunanistan'ın iki ülke arasında sadece kıta sahanlığı/münhasır ekonomik bölge sınırlarının belirlenmesi meselesi olduğunu savunduğunu ifade eden yetkililer, bu tutum nedeniyle çözümsüz bırakılacak diğer meselelerin ikili ilişkilerde her an gerginlik yaratma riski taşıdığına işaret ediyor.

Ege meselelerinin iki ülke arasında 2002-2022 döneminde 64 tur yapılan istikşafi-istişari görüşmelerde ele alındığı ve belirli bir mesafe de kaydedildiği, Yunan tarafının yeniden "tek ihtilaf vardır" söylemine dönünce ilave ilerlemenin sağlanamadığı aktarılıyor.

Belediye personeli gibi gelip define aradılar Belediye personeli gibi gelip define aradılar

Yetkililer, müzakereler sonucunda çözüme ulaşılmaması halinde ihtilafların paket halinde uluslararası yargıya götürülebileceğini ancak öncelikle Yunanistan'ın Uluslararası Adalet Divanının yetkisine koyduğu çekinceleri kaldırması gerektiğini ifade ediyor.

TÜRKİYE İŞBİRLİĞİNE HAZIR

Türkiye'nin Ege'de çevre, enerji, bilimsel araştırma, yasa dışı göçle mücadele ve arama-kurtarma alanlarında işbirliğine hazır olduğunun altını çizen yetkililer, tek taraflı adımlardan da karşılıklı kaçınılması gerektiğini vurguluyor.

Ege'de iki tarafın da yaşamsal çıkarları olduğu ancak Ege'nin ortak deniz olarak muhafazasının istendiği yinelenirken Türk tarafının deniz parkları ve deniz planlama gibi çevreyle ilgili konularda projelerin ortaklaşa yürütülmesinden yana olduğu kaydediliyor.

RUHBAN OKULU MESELESİ

Yetkililer, Yunanistan'ın, Heybeliada Ruhban Okulu gibi Türkiye'deki Rum azınlıkla ilgili konuları, uluslararası toplumu ilgilendiren, evrensel dini özgürlük veya insan hakkı meselesi şeklinde takdim etme eğiliminin uzun süredir gözlemlendiğini hatırlatırken "Rum azınlığı uluslararası toplumun meselesi, Batı Trakya Türk Azınlığı ise sadece Yunanistan'ın iç meselesidir" gibi bir anlayışın kabul edilmeyeceğinin altını çiziyor.

Atina'ya azınlığın etnik kimliğini inkar etmeye, seçilmiş dini liderlerini tanımamaya, eğitim imkanlarını fiilen kısıtlamaya, azınlık vakıflarının içini boşaltmaya ve azınlığı sindirmeye yönelik çabalarına artık son vermesi çağrısı yapılırken Türkiye'nin Rum azınlığını bir zenginlik ve Yunanistan ile bir dostluk köprüsü olarak gördüğü ve karşı tarafından da Türk azınlığını bu şekilde görmesi gerektiği ifade ediliyor.

Yunanistan'ın, Lozan Antlaşması’nın kapsamına girmeyen niteliklerde Türklere yaklaşımını da gözden geçirmesinin beklendiğini dile getiren yetkililer; Selanik, Rodos ve İstanköy’de yaşayan Türklerin, Lozan Antlaşması'nda belirlenen azınlıklar çerçevesine girmese de Yunan devletinin onlara yönelik olarak da evrensel değerler temelinde, bugünün insan ve azınlık hakları manzumesine yaraşır adımlar atması beklentisini vurguluyor.