Düşmekten korktuğu tekerlekli sandalye ile basketbolla tanışan İbrahim Yavuz, bu topraklardan çıkıp Türkiye Milli Takımı ve Fenerbahçe Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı’nın değişmez oyuncusu oldu
Muhteşem bir kariyer… Tekerlekli sandalye basketbolu ile bugüne kadar “1 Olimpiyat Dördüncülüğü, Dünya Üçüncülüğü, 1 Avrupa Şampiyonluğu, 2 Avrupa İkinciliği, 5 kere de Türkiye Süper Ligi Şampiyonluğu” yaşayan Yavuz, milli takım ile olimpiyat ve dünya şampiyonalarını kazanmayı hedefliyor.
“Başka bir insan oldum”… Yavuz, “Engelli sporcular bireysel olarak da, psikolojik olarak da hayata 1-0 geride başlıyor. Ama sporla kişiye özgüven geliyor, sosyal bir insan oluyorsunuz. Bu spor bende fark yarattı, başka bir insan oldum. Maddi, manevi, fiziksel anlamda eski İbrahim ile şimdiki arasında çok büyük farklar var.” dedi.
Cemre CEMALİ
Doğuştan sağ ayağında kısalık olduğu için küçük yaşlarda çok sayıda ameliyat geçirmek zorunda kalan 14 Kasım 1986 doğumlu İbrahim Yavuz, 2003 yılında tekerlekli sandalye basketboluna başladı.
O zamanlar düşmekten korkan ve “Ben bu sporu yapamam” diyen Yavuz, şimdilerde Türkiye’nin en büyük takımlarından biri olan Fenerbahçe Spor Kulübü’nde oynuyor.
Yıllar içerisinde hiç yitirmediği azmiyle başarılar elde ederek bugünlere gelen Kıbrıslı Türk İbrahim Yavuz “Çok daha zor ama çok daha güzel bir yerdeydim.” diyerek tekerlekli sandalye basketboluna başlama öyküsünü ve ileriye yönelik hedeflerini KIBRIS’a anlattı.
“Ben bu sporu yapamam demiştim”
İbrahim Yavuz, doğuştan sağ ayağında kısalık olduğunu ve bu nedenle çok sayıda ameliyatlar geçirdiğini ifade ederek 2003 yılında tekerlekli sandalye basketboluna başladığını belirtti.
Yavuz, “14-15 yaşlarındaydım ameliyatlarım bitmişti. Ablamın eşi Emir Koyuncu da bu sporu yapıyordu.
Ülkemizde zaten tek takım var. Emir Abi de o takımın kurucularındandı, beni de o yönlendirdi. O takımda antrenmanlara başladım o şekilde devam etti.” diyerek o günden beri tekerlekli sandalye basketbolunun içerisinde yer aldığını söyledi.
Tekerlekli sandalye basketboluna ilk başladığı zaman “ben bu sporu yapamam” diyerek bırakmayı düşündüğünü anlatan Yavuz, o dönemki hislerini şu şekilde anlattı:
“Ameliyatlarımdan dolayı zaten hassas bir durumdaydım o zamanlar. İlk sandalyeye oturduğum zaman
düşerim ve ayağıma yine bir zarar gelir diye korkmuştum. Bana göre değil diyerek bırakmak istemiştim. Sonra bu korkunun üstüne gittim. Hiç düşündüğüm gibi değildi zaten bilmediğimden dolayı korkuyordum o düşmelerden. Şimdi 2-3 takla atıyoruz yerde, düştüğümüz zaman hiçbir şey olmamış gibi de devam ediyoruz. Düşüyorsunuz, kalkıyorsunuz, alışıyorsunuz zamanla.”
Yavuz, sandalyeden düşmelerin iyi bir basketbolcu olunduğu zaman arttığına dikkat çekerek “Bu sandalyeyi kullanmak, iyi bir basketbolcu olmak çok zaman ister. İlk zamanlar çok düşmüyorsunuz çünkü çok hızlı sandalye kullanamadığımız için çok iyi basketbol oynamıyorduk. Haliyle düşmeler de çok az oluyordu. İyi bir basketbolcu olduğunuz zaman da düşmekte korkmuyorsunuz. Düşmeler, iyi bir basketbolcu olduğunuz zaman artar çünkü cesaret o zaman gelir.” dedi.
Tekerlekli sandalye basketboluna başlamadan önceki yaşamında hayatının hiçbir döneminde tekerlekli sandalye olmadığına dikkat çeken Yavuz, bu sporda yer alan her sporcunun engel durumunun aynı olmadığını söyledi.
Yavuz, bir ayağında engel olan sporcu olduğu gibi, belinde ya da iki ayağında engeli olan sporcuların da olabildiğini kaydederek “Sandalyeler engel durumuna özel, santim santim ölçümlerle kişiye özel yapılıyor. Örneğin; günlük hayatında devamlı sandalyeye bağımlı olan arkadaşlarımız da var. Onların bu sporu yaparken kullandığı sandalyeler çok farklıdır.” ifadelerini kullandı.
Tekerlekli sandalye basketbolu oynayan sporcuların sandalyelerini belli aralıklarla yenilemeleri gerektiğini söyleyen Yavuz, “Daha uzun süre kullanabilen de var ama örneğin benim engel puanım 4. Benim gibi engel puanı daha az olan sporcular biraz daha sert oynuyoruz bu basketbolu. Sandalyelerimiz daha fazla darbe aldığı için kısa zamanda yıpranıyor. Yıprandığı için de minimum 3-4 yıl gibi bir sürede sandalyelerin değişmesi gerekiyor. ” dedi.
Yavuz, bu sporu profesyonel olarak yapan sporcuların tekerlekli sandalye maliyetlerini kendilerinin karşıladığını ya da sponsorlardan destek aldıklarını belirterek her bir sandalye maliyetinin yaklaşık 6-7 bin sterlin olduğunu açıkladı.
“Benim son sandalyeme buradaki Fenerbahçe Derneği sponsor olmuştu, onu kullanıyorum hâlâ” diyen Yavuz, buradaki kulübün de tekerlekli sandalye basketboluna yeni başlayan sporculara sandalye konusunda destek olduğunun altını çizdi.
Yavuz, engelli bireylerin yer aldığı tekerlekli sandalye basketbolunun; saha, pota ve süre anlamında
diğer basketbol ile birebir aynı olduğunu ifade ederek sadece kuralların biraz daha sandalyeye uyarlanmış şekilde olduğunu anlattı:
“Mesela faul, steps sandalyeye uyarlanmış şekilde oynanıyor. Nasıl ki normal basketbolda iki adım atıp üçüncü adımı atmadan önce topu yere vurmanız gerekiyorsa tekerlekli sandalye basketbolunda da iki kere tekerleği itiyorsanız üçüncüde topu yere vurmanız gerekiyor. Bunun gibi küçük sandalyeye uyarlanmış kurallar var.
Yavuz, tekerlekli sandalye basketbolunun engelli bireye olan katkısının normal bir spor dalının sporcuya verdiği katkıdan çok daha fazla olduğuna dikkat çekerek sözlerine şöyle devam etti:
“Engelli sporcular engelinden dolayı bireysel olarak da psikolojik olarak da ister istemez hayata 1-0 geride başlıyor. Bu sporu yapmadan önceki engelli birey ile yaptıktan sonraki engelli birey arasında dağlar kadar fark var. Bu sporla birlikte kişiye özgüven geliyor, sosyal bir insan oluyorsunuz. Avrupa’ya gidiyorsunuz, Türkiye Süper Ligi’nde oynuyorsunuz, ligdeki başka takımlarla karşılaşıyorsunuz. Bu spor bende fark yarattı. Başka bir insan oldum. Maddi, manevi, fiziksel anlamda eski İbrahim ile şimdiki İbrahim arasında çok büyük farklar var.”
Yavuz, bütün bunları başarırken en büyük motivasyonunun kendisi olduğunu belirterek “En büyük motivasyonum hedeflerimi gerçekleştirmek oldu. İlk olarak hedefim bu spor dalında Kıbrıs’ta en iyisi olmaktı sonra bu hedef değil diyerek Türkiye’de, dünyada en iyisi olmak istediğimi fark ettim. Spora ilk başladığım zamanlar ulaşım konusunda, sandalye anlamında çok zorluklar çektim. Köyde yaşıyordum araba bulamadığım için evime saat 22.00-23.00’lerde otostopla giderdim ama hiç pes etmedim.” ifadelerini kullandı.
Zaman içerisinde hedeflerini bir bir yerine getirmeye başladığını anlatan Yavuz, Türkiye A Milli Takımı’na girmeyi hedefledikten bir yıl sonra bu hedefini gerçekleştirdiğini şu sözlerle aktardı:
“Türkiye A Milli Takımı 2012 yılında Londra olimpiyatlarına gitti. O zaman arkadaşlarım ‘istersen sen de yaparsın, sen de iyi bir sporcusun’ diyorlardı. Ben de Türkiye A Milli Takımı’nın olimpiyatlara katıldığını gördükten sonra ben de orada olacağım dedim. Kafama koydum ve kendimi bu işe adadım. O dönem yaklaşık 35 kilogram fazlam vardı; diyete girdim, fitness sporuna başladım. Haftada iki antrenmanım varken bunu haftanın yedi günü her gün iki antrenmana çıkardım. Böylece biri fitness biri de basketbol olmak üzere günde iki antrenman yapmaya başladım. Bunları yaptıkça meyvesini almaya başladım, daha çok motive oldum. Çok değil bir yıl sonra da 2013 yılında Türkiye A Milli Takımı’na girdim. 2014 yılında da Güney Kore’de Dünya üçüncüsü olduk. Bu şekilde de bu alanda profesyonel sporcu olma yolculuğum başlamış oldu.”
“Çok daha zor ama çok daha güzel”
Yavuz, şimdilerde Fenerbahçe Spor Kulübü’nde oynadığını söyleyerek Fenerbahçe ile yollarının nasıl kesiştiğini anlattı:
“Yaklaşık 11 yıl önce ilk olarak buradaki takımdan İstanbul’daki Engelli Yıldızlar Spor Kulübü’ne transfer oldum. 5 yıl o takımla Türkiye Süper Ligi’nde mücadele ettik. Ardından Fenerbahçe Spor Kulübü engelli basketbol branşını açma kararı aldı. Ancak en baştan yeni bir takım kurma kararı alsalardı en alt ligden başlayacaklardı. Bu nedenle bizim takıma ortak oldular. Böylece ‘1907 Fenerbahçe Engelli Yıldızlar Spor Kulübü’ oldu ve ilk yıl Türkiye Süper Ligi şampiyonu olduk. O günden beridir de 5 yıl oldu Fenerbahçe’de oynamaya devam ediyorum. Fenerbahçe çok büyük bir kulüp ilk duyduğumuzda heyecanlandık. Ben de zaten Fenerbahçeli olduğum için o arma için mücadele etmek benim için çok ayrı bir gurur oldu. Çok daha zor ama çok daha güzel bir yerdeydim.”
Yavuz, burada yaşadığını ancak maçlara katılmak için sürekli Türkiye’ye gidip geldiğini ifade ederek antrenmanlarını genellikle buradaki takımla gerçekleştirdiğini kaydetti.
Kazanabilecekleri garanti maçlarda 1-2 gün öncesinden Türkiye’ye gidip bir antrenmana çıkarak maça girdiğini ve ardından ülkesine geri döndüğünü kaydeden Yavuz “Zor maçlarda, derbi maçları olduğunda rakibimiz güçlü olduğu zaman bir hafta on gün öncesinden Türkiye’ye gidip takımımla antrenmanlara çıkıyorum.” dedi.
Yavuz, tekerlekli sandalye basketbolunun bir takım sporu olduğunu anımsatarak bugüne kadar elde ettikleri başarıları “Dünya Üçüncülüğümüz, 2 Avrupa İkinciliği, 1 Avrupa Şampiyonluğu, 1 Olimpiyat Dördüncülüğümüz, 5 kere de Türkiye Süper Ligi Şampiyonluğumuz var.” diyerek açıkladı.
En büyük hedefinin Dünya Şampiyonluğu ve Olimpiyat Şampiyonluğu’na katılmak olduğunu belirten Yavuz, “İçimde kaldı çünkü Olimpiyat Üçüncülüğü’nü bir basket ile kaybetmiştik. Çok ağrıma gitmişti o günü hâlâ daha unutamıyorum. Bu sene Avrupa Şampiyonası var ilk olarak hedefimiz o, ondan sonra da dünya şampiyonluğu için elemelere katılacağız. Olimpiyatlar için ise 4 yıl kadar bir süre daha var.” şeklinde konuştu.
Yavuz, ülkemizde engelli sporlarda sporculara gereken önemin verilmediğine dikkat çekerek “Örneğin; tekerlekli sandalye basketbolunda ülkemizde tek takım var. Bu takım hem Türkiye Süper Ligi’nde hem de Avrupa’da oynayan ülkemizin tek takımı. Hak ettiği değerin yarısını bile almıyor. O değer verilse Türkiye Süper Ligi’nde ilk 5’te olabilecek bir takım. Ben Fenerbahçe’ye transfer olmadan önce zamanında bunu yaşamıştık; Türkiye Süper Ligi’nde üçüncü olmuştuk.” dedi.
Tekerlekli sandalye basketboluna başlamak isteyip de cesaret edemeyenlere çağrıda bulunan Yavuz, “Hiç düşünmeyin bile. Gelin deneyin. Eve kapanmayın. Yapabileceğiniz başka spor dalları da var onları da deneyebilirsiniz.” vurgusu yaptı.
Kaynak: Kıbrıs Gazetesi