Kıbrıs'ta terör örgütü EOKA'cılar tarafından 1963'te katledilen şehit Kıbrıs Türkü Turgut Fahri'nin oğlu Fahri Onbaşı, Kıbrıs Rum kesiminde başlattığı hukuk mücadelesini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) taşıdı.
Fahri Onbaşı, Lefkoşa'da babasının yaşadığı ve 1963'te EOKA'cılar tarafından alındığı evinde AA muhabirine konuştu.
Onbaşı, katledilen babasının DNA testiyle kemiklerinden teşhis edilmesi, konunun yargıya taşınması ve AİHM'e giden süreci anlattı ve katliamın belgelerini AA ile paylaştı.
Babasının Kıbrıs Rum kesiminin Strovolo bölgesinde 4 Kıbrıs Türkü ile bir su kuyusunda kafasına kurşun sıkılarak infaz edildiğini ve bu bilgilendirmeyi kendilerine Kayıp Şahıslar Komitesinin 2013'te yaptığını aktaran Onbaşı, Rum polisinin bunun üzerine Kıbrıs Gazetesi aracılığıyla kendilerine ulaştığını söyledi.
Onbaşı, Rum polisine konuya ilişkin 6 sayfalık rapor verdiklerini ve bundan sonra sürecin başladığını belirterek "Biz Kıbrıs Rum kesimi ile bu sürece ilişkin, babamın öldürülmesiyle ilgili bir dava başlatmak istedik, maalesef Rum kesiminde hiçbir zaman Türkler için iç hukuk tüketilmez. Rum kesiminde bu süreçte bana bir sürü engel çıkarıldı. Bu sürecin yürümeyeceğine ilişkin sıkıntılar vardı. 2014'te Strovolo polisinde bulunan bu rapor, Rum Başsavcılığı tarafından 8 Şubat 2022'de bize rapor şeklinde geldi." dedi.
Seçim yasaklarına uymadığı gerekçesiyle 2 ay hapis cezası alan Bayrak Radyo Televizyon Kurumu ( BRTK) Müdürü Meryem Özkurt için özel af yasası çıkması için dilekçe hazırlandı, Meclis’e gönderildi.
Avukat Feyzi Hansel tarafından yapılan dilekçenin ardından Meclis Dilekçe Komitesi, yarın sabah 9’da toplantıya çağrıldı.
Meclis iç tüzüğüne göre, komitede Özkurt için af kararı çıkarsa, yasa önerisi hazırlanacak, bu kararın dağıtım tarihinden itibaren 5 günün ardından da Meclis Genel Kurulu’nun oylanacak.
Strazburg'un böyle bir olayın raporunun olması halinde Kıbrıs Türklerine başvuru yapabilme imkanı tanıdığına işaret eden Onbaşı, ancak raporun oluşturduğu tarihten sonraki 4 ayda bu başvurunun AİHM'e yapılması gerektiğini ifade etti.
"Rum kesiminde babamı katledenlerin bulunmasıyla ilgili hukuki boyutu başlattık ama yürümedi. 2 Haziran 2022'de Rum Başsavcılığının dosyaya ilişkin raporunu AİHM'e yönlendirdik." diyen Onbaşı, Rum kesiminde davanın sonuçlanamayacağını öğrenince hayal kırıklığı yaşadığını belirtti.
1955-1974 arasında Rumların Türklere soykırıma varan zulümler yaptığını hatırlatan Onbaşı, Rumların kendi iç hukukunu tüketerek davaları Strazburg'a götürdüğünü, Kıbrıs Türklerinin bunu yapamadığını söyledi.
Onbaşı, 1955-1974 arasında yaşananlarla ilgili Güney Kıbrıs Rum yönetiminde sonuçlarla, soruşturmalarla ilgili Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden ( KKTC) AİHM'e giden ve bekleyen üç dava bulunduğunu, bunlardan birinin de kendi ilettikleri dosya olduğunu söyledi.
Fahri Onbaşı, "Strazburg bunu gündeme alarak tartışır mı bilemeyiz. Bizim hedefimiz, bu insanlara (Kıbrıs Türkleri) zulüm ve haksızlıkların Strazburg tarafından dillendirilmesi, Rum devletine gerekli cezanın verilmesi ve faillerinin bulunup cezalandırılmasıdır." dedi.
Dosyayı Strazburg'a avukatlar aracılığıyla ilettiklerini belirten Onbaşı, kendisinin de dosyayı imzaladığını söyledi.
Onbaşı, kendisi henüz 11 aylıkken babasının, EOKA'cı katiller tarafından 28 Aralık 1963'te Küçük Kaymaklı'daki evinden alınarak götürüldüğünü ve kendisinden bir daha haber alınamayan babasının kemiklerinin 2010'da Strovolo bölgesinde 3 kişi ile bir su kuyusunda bulunduğunu anlattı.
Onbaşı, "2013'te Kayıp Şahıslar Komitesi beni ve ailemi, bu süreci anlatmak için ara bölgeye davet etti. Orada DNA merkezi oluşturulan bölgeye gittik ve bize o süreci (babasının öldürülmesi), kazıyı fotoğraflarla anlattılar. Bir odaya girdik, 4 Kıbrıslı Türk (kemikleri) masanın üzerinde yatıyordu. Bana 'birinci masada yatan senin baban' dediler. Öyle bir psikolojiye girdim ki inanamazsınız çünkü babamı hiç tanımadım. Babamı 50 yıl sonra sadece kemikleri üzerinden gördüm. Düşünebiliyor musunuz Rumların Türk toplumuna yaptıkları nasıl bir işkence ve zulümdü? 24 yaşında bir Türk (şehit Turgut Fahri). Sadece Türk olması suçtu, başka bir şey değil." diye konuştu.
Bu katliamları yapanların cezalandırılması için mücadele ettiklerinin altını çizen Onbaşı, "Kıbrıs'ta bütün zulmü yaşayan ve işkenceyi gören Türk toplumudur ancak nedense Rumlar bütün dünyaya kendilerini haklı gösteriyor." dedi.
Onbaşı, Rumların her seferinde Kıbrıs meselesinin 1974'te başladığını iddia ettiğini ancak 1963-1974'te yapılan katliamların ve delillerin ortada olduğunu, kendisinin de suçluların bulunması için gerekeni yapacağını söyledi.
Kısa bir süre önce 1964'te 68 Kıbrıslı Türk'ü işkenceyle öldürdüklerini bir televizyon kanalında itiraf eden terör örgütü EOKA mensuplarına da değinen Onbaşı, bu itirafları da dosyaya eklediklerini ve o şekilde AİHM'e yolladıklarını dile getirdi.
Onbaşı, Kıbrıs Türklerinin farklı köylerde Rumlar tarafından, çoluk çocuk demeden katledildiğini belirterek "1974'teki Kıbrıs Barış Harekatı'ndan sonra belli bir aşamaya gelindiğini, Kıbrıs Türk toplumunun rahatladığını ve savaş unsuru olmadığını söyledi ancak baktığımız zaman Rumlar, yine Türkiye'yi suçluyor. Suç kendilerinde olmasına rağmen." diye konuştu.
Yakın süreçte şehit aileleriyle imza kampanyası başlatmak istediğini kaydeden Onbaşı, Kıbrıs Türk toplumunun haklı olduğu davaları dünyaya anlatmasının önemine dikkati çekti.
EOKA'cılar tarafından katledilen Turgut Fahri için 26 Eylül 2013'te Lefkoşa'da cenaze töreni düzenlenmiş, naaşı daha sonra Beyköy Mezarlığı'nda düzenlenen askeri törenle defnedilmişti.
Süreçte gelişmeler olduğu gazetemize gelen bilgiler arasında...