KKTC Sağlık Bakanı Dr. Hakan Dinçyürek, Yenidoğan Yoğun Bakım Skandalı ile ilgili yaptığı açıklamalarla adeta kamuoyunu hayal kırıklığına uğrattı. Olayın bilgisi kendisine dün öğleden sonra ulaştıktan sonra, bakanlık ve hastane yetkilileriyle bir araya gelerek acil bir toplantı yaptığını duyurdu. Ancak bu açıklamalar, olayın ciddiyetini ve mağdur ailelerin yaşadığı derin acıyı göz ardı eden bir tutum sergiliyor.
Dinçyürek, olayla ilgili soruşturmanın başlatıldığını ve bir başhekim yardımcısının görevlendirildiğini bildirse de, bu önlemler, yaşanan skandalı örtbas etmeye yönelik bir çaba olarak algılanıyor. Bakanın “sorumluluğu ispatlanan herkesin gereğinin yapılacağı” ifadesi, mağdur ailelere yönelik bir teselli değil, sadece sözde bir güvence niteliğindedir. Olayın polise intikal ettiğini belirtmesi, aslında sağlık sistemindeki zafiyetleri kapatmak için bir bahane yaratmakta.
Bakan, olayın aydınlatılması için görevden el çektirilen sağlık çalışanları hakkında da açıklamalar yaparken, bu tür önlemlerin geçici ve yüzeysel olduğu aşikardır. Bakan Dinçyürek, bu tür trajik bir olayda gereken sorumluluğu almadığı için istifaya davet edilmektedir. Çocukların güvenliği ve sağlığı için önlem alındığını söylemesi, aslında sistemin ne kadar çaresiz olduğunu gösteriyor.
Ailelerle şahsen iletişime geçerek doğru bilgilendirme yapacaklarını söylemek, geçmişteki hataları telafi etmez. Toplumun gözünde sağlık bakanlığı güven kaybına uğramışken, Dinçyürek’in bu tür açıklamaları sadece kamuoyunun öfkesini artırmaktadır. Bakan, vefat eden bebek için Allah’tan rahmet dilerken, sorumluluğunu kabul etmeli ve halkın güvenini yeniden kazanmak için adım atmalıdır. Aksi takdirde, bu tür skandalların bir daha yaşanması kaçınılmaz olacaktır.