Son dönemde yaşanan sıcak hava dalgaları ve orman yangınları gibi ekstrem hava olayları, küresel iklim değişikliğinin etkilerini gözler önüne seriyor. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 2030 senaryolarına göre, sıcak hava dalgaları, orman yangınları ve şiddetli kuraklık gibi iklimsel tehlikelerin daha yaygın hale gelmesi öngörülüyor.

Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (KTMMOB) bağlı Meteoroloji Mühendisleri Odası (MMO) uzmanları, bu olumsuz hava koşullarının sıklığında ve şiddetinde artış beklendiğini vurguladı. Uzmanlar, iklim değişikliğinin tarım, su kaynakları, doğal ekosistemler ve sosyo-ekonomik yapılar üzerinde büyük etkiler yaratabileceğini belirterek, afet yönetiminin sadece kriz anlarında devreye girmesinin yetersiz olduğunu vurguladı. MMO, 24 saat aktif, entegre ve toplum tabanlı bir afet yönetim sistemine geçişin aciliyetini belirtti.

Mevcut afet yönetim sisteminin genellikle müdahale odaklı olduğunu ve afet sonrası acil yardım ve onarım faaliyetlerine büyük kaynak ayrıldığını belirten uzmanlar, risk yönetimi için yapılan yatırımların kriz anındaki maliyetlerin çok altında kalacağını ifade etti.

Uzmanlar, son yıllarda kaydedilen yüksek sıcaklıklar ve deniz seviyesi artışlarının, KKTC'nin bu yeni koşullara uyum sağlaması için acil stratejiler geliştirmesi gerektiğine dikkat çekti.

KKTC’de onaylanan İklim Değişikliği Sözleşmesi’nin önemli bir adım olarak değerlendiren uzmanlar, ancak uygulama eksiklikleri konusunda uyarılarda bulundu. Uzmanlar, sözleşmenin etkin bir şekilde uygulanması için gerekli adımların atılması gerektiğine dikkat çekerken, gelecekte daha sağlam ve etkili bir afet yönetimi için kapsamlı reformların şart olduğunu vurguladı.

Sanayi devrimiyle birlikte başlayan yoğun fosil yakıt tüketimi ve arazi kullanımı değişikliklerinin, atmosfere büyük miktarda zararlı gaz ve parçacık salınımına yol açtığını ifade eden uzmanlar, bunun sera gazlarının atmosferde birikmesine ve sera etkisinin güçlenmesine neden olduğunu belirtti. Sonuç olarak, küresel iklim değişimi ve küresel ısınma gibi önemli çevresel sorunların ortaya çıktığı ifade edildi.

Uzmanlar, “Temel problemimiz, insan etkinlikleri nedeniyle atmosferin güneş enerjisini yutması ve yayınlaması şeklinin değiştirmiş olmasıdır. Bunun potansiyel tehlikeleri sadece havanın ısınması değildir. Örneğin; yükselen deniz su seviyesi azalan toprak neminin çok daha sosyoekonomik etkileri olabilecektir” şeklinde uyarılarda bulundu. IPCC’nin yayınlanan en son raporunda, insan faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazlarının küresel sıcaklığı 1850-1900 yıllarına kıyasla yaklaşık 1.1 °C artırdığı ve küresel sıcaklığın gelecek 20 yıl içinde 1.5 °C artmasının hatta bu rakamın aşılmasının beklendiği ifade edildi.

Uzmanlar, rapora göre küresel iklim değişiminden en fazla etkilenecek ülkeler arasında Akdeniz ülkelerinin yer aldığına dikkat çekti. Açıklamada, “Günümüze bakacak olursak, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tüm hava olaylarını ekstrem değerlerde yaşamaya başladığımızı görebiliyoruz. Kısa süreli ve şiddetli yağışlar, gölgede 45 °C’leri bulan sıcaklıklar, sayısı artan sıcak hava dalgaları, toz hadisesi, şiddetli kuraklıklar vb.” denildi.

IPCC tarafından 2030 yılı için yapılan senaryolara göre artacak olan olası iklimsel tehlikeler şunlar:

  • Sıcak hava dalgaları
  • Orman yangınları 
  • Tarımsal haşereler
  • Kuraklık
  • Şiddetli yağışlar (ani sel ve şehir sellerinde artış)
  • Tropikal fırtınaların (tayfunlar) sayısı ve şiddeti
  • Tarım, agro-kültür, hayvancılık, tatlı su depolamasının üzerindeki etkiler
  • Sıtma ve malarya gibi hastalıkları taşıyan böceklerin yayılması

Gelişmiş ülkelerin iklim değişiminin gelecekte nasıl olacağını araştırdığını ve bu sonuçlara göre stratejiler belirlediğini belirten uzmanlar, KKTC’de de su kaynaklarının, tarımın ve ormanların olası etkilenme derecelerinin araştırılması ve çözüm önerilerinin geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.

Serhat Akın’a Silahlı Saldırı: 2 Kişi Yakalandı Serhat Akın’a Silahlı Saldırı: 2 Kişi Yakalandı

Son olarak, Meteoroloji Mühendisleri Odası, afet yönetimi konusunda uygulamada eksiklikler olduğunu ve afetlerin sadece doğal olaylar değil, beraberinde getirdiği etkiler olduğuna dikkat çekildi, “Ülkemizde sadece afet olduktan sonra toplanan bir yapı yerine 24 saat çalışan bütünleşik, çağdaş ve toplum tabanlı bir yapıya ihtiyaç vardır” denildi.

Deniz seviyelerindeki yükselmelere de dikkat çeken uzmanlar, bu durumun su güvenliği açısından büyük etkileri olacağını ve insanların doğayı bozacak şekilde müdahalelerinin, sellerin afete dönüşmesine neden olduğunu ifade etti, şehir selleri ve taşkınların önlenmesi için yerel yönetimlerin dere yataklarına yerleşim yapılmaması konusunda titizlik göstermesi gerektiği vurgulandı.