Yapılan basın açıklamasında, gece kulüplerinin insan haklarına ve toplumsal vicdana aykırı bir sömürü düzeni olduğu vurgulandı.
KTÖS, yıllardır eğlence sektörü kılıfı altında kadınların istismar edildiğini ve devletin bu suça göz yummakla kalmayıp, ruhsatlandırma ve vergilerle bu düzeni ayakta tuttuğunu belirtti.
Açıklamada, gece kulüplerinde çalışan kadınların maruz kaldığı şiddet, sağlık hizmetlerinden yoksun bırakılmaları ve şüpheli ölümlerle gündeme gelmelerinin bu sistemin en karanlık yüzü olduğu ifade edildi.
“Bugün yine bir kadının cansız bedeni bulunmuşken yetkililer yine sessiz mi kalacak?"
“İntihar” denilerek kapatılan dosyalar, görmezden gelinen ihmaller ve kaybedilen hayatlar hatırlatılarak, “Bugün yine bir kadının cansız bedeni bulunmuşken yetkililer yine sessiz mi kalacak? 2012, 2014, 2016 yıllarında benzer olaylar yaşanmadı mı? Gece kulüpleri kapatılmadıkça, bu sömürü devam ettikçe, her ölümün sorumluluğu bu sistemi sürdürenlerin omuzlarındadır!” denildi.
"Büyük bir utanç"
KTÖS, insan ticaretinin ülkede açıkça yaygın olduğu bir ortamda, insan tacirlerini cezalandıran ve mağdurları koruyan bir yasanın hâlâ olmamasını büyük bir utanç olarak nitelendirdi.
"Mağdur kadınlara hukuki ve sosyal destek sağlanmalıdır"
8 Mart öncesinde yetkililere çağrıda bulunan KTÖS, insan ticaretini besleyen gece kulüplerinin kapatılması gerektiğini vurguladı. Açıklamada, “Meclis derhal harekete geçmeli, mağdur kadınlara hukuki ve sosyal destek sağlanmalıdır. Bu insanlık dışı düzenin devam etmesine izin vermeyeceğiz!” denildi.