Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden altıncı duruşmada aile avukatlarının dinlenmesinin ardından 17.30’a (Kıbrıs saatiyle 16.30) kadar ara verildi.
Ara ardından, sanıklar ve sanık avukatlarının dinlenmesine devam ediliyor.
Mahkeme Başkanı, savunmanın dinlenilmesinin tahmin edildiği şekilde ilerlediği takdirde, duruşmanın gece 10.30 gibi bitirilmesini, sonrasında verilecek 3-4 saatlik aranın ardından ise kısa kararın açıklanacağını kaydetti.
“Hukukun uygulanmasını istiyoruz”
Avukat Abdulvahap Deveci ise hukukun uygulanmasını, sanıkların olası kasttan yargılanmasını istedi.
Sanıkların sadece üzgün olduklarını, en ufak bir pişmanlıkları olmadığını söyleyen Deveci, sanıkların en büyük şanssızlığının ise “yan binada ölüler olmaması “ olduğunu söyledi; “yan binada ölü olmadığı için özür dileriz.” dedi.
Deveci, sanıkların bir diğer büyük şansızlığının karşı tarafta KKTC devleti olması olduğuna işaret ederken, karşı taraf Türkiye’den olsaydı bu davanın çoktan kapanıp, unutulup gideceğini belirtti.
“Olası kast… Bunu gelecek nesillere borçluyuz”
Avukat Fatih Turan, başka bir depremde bu salonlarda buluşmamak için olası kasttan yargılanma çağrısında bulundu, “Bunu bundan sonraki nesillere borç olarak görüyoruz. Kıbrıs bir neslini kaybetti. Bu gelecek nesillere boynunuzun borcu.” dedi.
Ahmet Bozkurt: "Ben müteahhit değilim. Bina yapılıp bittikten sonra bina sahibi oldum.”
Duruşmada, ilk savunmayı İsias Otel sahibi sanık Ahmet Bozkurt yaptı, “Ben müteahhit değilim. Bina yapılıp bittikten sonra bina sahibi oldum.” dedi. Kıbrıs’ta kardeşinin otel casino sahibi olduğunu, onunla ve müteahhitlikle bir bağı olmadığını dile getiren Bozkurt, şöyle devam etti:
“Ben müteahhit değilim, otel sahibiyim. Otel benim evim, benim ve evlatlarımın kaydı tutulmaz. Başka otelde kaldığımda kayıt yapılır elbet ama ben evime girip çıkarken, kayıt olmaz.
Bir kasa meselesi var, ben bunu ilk defa burada duyuyorum. Avukatımdan aldığım bilgi, otelin muhasebesine ait bir kasa. Tutanakla, Avukat Recep Kılıç Bey'e teslim ediliyor kolluk kuvvetleri tarafından. Muhasebeye ait bir kasa içinde para falan yok.”
Bozkurt, son gelen bilirkişi raporunda depremle ilgili hiçbir bilgiye değinilmediğini savundu. Bozkurt, “Depremin şiddeti konuşulmuyor. İşletmesini ben yapıyorum otelin ama suçlamalar benim müteahhit olduğum ve evrakın sahte olduğu yönünde... Devletin evrakının sahte olması mümkün mü? Otelde zaman zaman kalıyoruz, benim kaldığım yerde böyle bir hata yapar mıyım? Ben evlatlarımın düşmanı mıyım? Bilerek bunu nasıl yaparım? Bu depremin şiddetine hiçbir bina yapı dayanamazdı. En son depremde ben binamın kontrolünü yaptırdım. Hiçbir sıkıntısı yoktu.”
Ahmet Bozkurt; bilirkişinin televizyondan yaptığı konuşmaya atıfta bulunarak yaptığı açıklamaların “suç” olduğunu savundu. Otelin en iyi malzemelerle yapıldığını kaydeden Bozkurt, “Suçlamaları kabul etmiyorum.” şeklinde konuştu.
Bilirkişinin raporunun “siparişle” yapıldığı iddiasını yineleyen Bozkurt, Türkiye’deki Yeni Şafak gazetesinin, 16 ve 17 Aralık’taki “Yargıdaki Bilirkişi Çetesi” manşetine işaret etti.
Suçlamaların hiçbirini kabul etmediğini yineleyen Bozkurt, savunmasına şöyle devam etti:
“Orada giden canlarımızın acısını ben de yürekten yaşıyorum. Bunun sebebi ben değilim, bunun sebebi şiddetli deprem ve onun sonucu. Biz suçsuzuz. Otel altı iş yeri, üstü iş merkezi olarak yapıldı ama yasada da bunun yeri var. Otele dönüşmesi imar yasasında mevcut… Belediye, bakanlık ve Kalkınma Bankası'nın da izni var. Amacının dışına çıkılmadı, sağlam yapıldı. Suçlamaları kabul etmiyorum. Adaletin terazisinin kaçmayacağından eminim.
Ahmet Bozkurt: "Depremin şiddeti ölçülsün."
Depremin şiddeti ölçülsün. Zeminin deprem şiddetini ölçsün bilirkişiler. jeoloji mühendisi ve jeofizikçi yok son bilirkişi heyetinde. Dolayısıyla burada yanlış bir şey varsa sahte düzenlenmiş bir şey varsa bunlar benim bilgim dışında… Tahliyemi istiyorum."
Ahmet Bozkurt’un oğlu sanık Mehmet Fatih Bozkurt ise: “İsias Otel'in yıkılmasında ve 72 kişinin hayatını kaybetmesinde en küçük bir hatam, kusurum olmamıştır. Yeşil pasaport sahibiyim, ailemi yanıma alıp, kaçardım. Ama suçsuz olduğum hiçbir yerden kaçmam beraatımı istiyorum, takdir mahkememizindir” dedi.
Yıldız: "Ben statik proje yapmadım, yasa yapmama izin vermez"
İsias Otel'in mimarı, fenni mesul sanık Erdem Yıldız da, “İki yıla yakındır buradayız. Sahte evraktan bahsediyoruz. Bir sürü sahte evraktan bahsediliyor ve beni de buna dahil etmeye çalışıyorlar. Ben statik proje yapmadım, yasa yapmama izin vermez. Rapor diyorlar. Ruhsat alınması konusunda iş birliği yaptığım söyleniyor. Hangi hırsız kartvizitini çaldığı yere bırakır?” diye sordu.
Yıldız savunmasına şu şekilde devam etti:
“Ben solcuyum, aleviyim… Evim yıkıldı, İzmir’e gittim ev kiralamaya. Ben tüm bilgilerimi yetkililere verdim yarım saat sonra da tutuklandım. Fenni mesul benim, teknik uygulama sorumlusu benim. Benim projemdekiyle binadaki asansör boşluğu farklı. Projede olmasına rağmen ben herhangi bir kırıp, dökme yapmadım. Mimaride olmasına rağmen dokunmadım, kırmadım. Adalet arayanlar tarafından adalet arayan birinin suçlanması farklı bir şey oluyor. Mahkeme de İsias projesine çevrilmeye çalışılıyor. Statik mühendisi nasıl olabilirim? Ben inşaat mühendisi değilim. Yıkılan binada benle ilgili bir çivi yok, neye dayanarak benim yaptığıma inanıyorsunuz?”
Bağcı: “Rapor, yorumun ötesine geçmiş müneccim olmuş”
Sanık İnşaat Mühendisi Halil Bağcı ise, inşaata bir gün dahi gitmeden inşaatın fenni mesulü olamayacağının açık olduğunu söyledi.
9 Eylül / İTÜ’nün bilirkişi raporunu kabul etmediğini ifade eden Bağcı, bilirkişi raporuna itirazlarda bulundu, “Rapor, yorumun ötesine geçmiş müneccim olmuş” dedi.
İnşaat mühendisi fenni mesul sanık Mehmet Göncüoğlu da, binayla, ilgisi ve bilgisi olmadığını belirterek, beraatını istediğini söyledi, “Ben suçlu değilim.” dedi.
