Makalesinde, adadaki mülkiyet sorununu özetleyen ve son dönemdeki davaların altını çizen Hatay, Kıbrıs'ta yıllardır çözülemeyen mülkiyet anlaşmazlıklarının, Kıbrıs sorununda en büyük engellerden biri olarak kaldığını vurguladı.
Mete Hatay, Rum tarafının son dönemde mahkeme yoluyla mülkiyet konusundaki müdahalelere başlamasıyla özellikle de Afik Grubu'ndan Simon Aykut'un tutuklanmasının Kıbrıs mülkiyet sorununu yeniden gündeme taşıdığını yazdı.
Hatay,Aykut'un tutuklanmasının yıllardır çözüme ulaşmayan mülkiyet meselelerini tekrar alevlendirdi ve taraflar arasındaki gerginliği artırdığı kaydetti.
Mete Hatay “İki tarafın müzakere masasının yanına bile yaklaşmak istemediği bir dönemde, bu tür hamleler masayı devirmek ve sandalyeleri de alıp götürmek anlamına geliyor” diyerek mülkiyetin, çözümün en kritik unsurlarından biri olduğunu ve özellikle Kıbrıslı Rumlar için en derin yankıyı uyandırdığını savundu.
“Siyasi bir çözüm sağlansa bile mülklerin büyük bir kısmının "diğer tarafta" kalma ihtimali yüksek"
Hatay, makalesinde ayrıca birçok Kıbrıslı’nın, çatışma sırasında terk ettikleri evleri, tarlaları ve iş yerlerini geri almak için onlarca yıldır beklediğini hatırlattı.
Hatay'ın makalesine göre, Kıbrıs'taki çatışmalar sırasında Kıbrıslı Türk nüfusun yarısından fazlası ve Kıbrıslı Rumların yaklaşık üçte biri yerinden edildi. 160.000’den fazla Kıbrıslı Rum ve 61.500 Kıbrıslı Türk evlerini terk etmek zorunda kaldı. Bu mülkler ise o zamandan bu yana sürekli el değiştirdi, hukuki statü kazandı veya kaybetti.
Hatay, siyasi bir çözüm sağlansa bile bu mülklerin büyük bir kısmının "diğer tarafta" kalma ihtimalinin yüksek olduğunu vurguluyor. “Mülkler taşınmaz olabilir, ancak bu onların değişmediği anlamına gelmez” diyen Hatay, mülkiyetin el değiştirdiğini ve müzakerecilerin bütünlüklü bir çözüm bulmasının zor olduğunu ifade etti.
"TMK Kıbrıs mülkiyet sorununa yönelik çözümler sunuyor ve bu mekanizmanın güçlendirilmesi gerekiyor"
Siyasi analist ve Araştırmacı Gazeteci Mete Hatay’ın Peace Research Institute Oslo (PRIO) için yazdığı makale, yıllar içinde ortaya çıkan çeşitli hukuki karmaşıklıkları da ele alıyor.
2006 yılında kurulan Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından tanınan bir iç hukuk yolu olup Kıbrıslı Rumların kuzeydeki mülkleri için tazminat, takas veya mülk iadesi talep etmelerine olanak sağlıyor. 2024 yılı itibariyle TMK’ya toplam 7.705 başvuru yapılmış ve bunlardan 1.840’ı sonuçlandırılmıştır. TMK, toplamda 467 milyon İngiliz Sterlin tutarında tazminat kararına imza atmıştır. Bugüne kadar da büyük bir kısmının ödemesi çıkmıştır. Hatay, TMK’nın Kıbrıs mülkiyet sorununa yönelik çözümler sunduğunu ve bu mekanizmanın güçlendirilmesi gerektiğini ifade ediyor.
Ayrıca, Kıbrıslı Türkler için güneyde benzer bir mekanizmanın bulunmadığını vurgulayan Hatay, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kontrolündeki bölgelerde kalan Kıbrıslı Türk mülklerinin yönetiminin 1974'ten bu yana Vasilik Makamı olarak bilinen bir yapı tarafından yürütüldüğünün altını çiziyor. Ancak bu yapı, Kıbrıslı Türkler için mülklerine erişimi kolaylaştıracak etkili bir yol sunmamaktadır. Makaleye göre, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin 1991 tarihli yasası o kadar belirsiz bir dille kaleme alınmıştır ki Vasilik Makamı’na mülklerin iadesi konusunda geniş bir takdir yetkisi vermektedir.
Hatay ayrıca, Vasilik Makamı’nın Kıbrıslı Türk mülklerinin yönetiminde düzensizlikler yaşandığını belirterek, Kıbrıslı Türklerin mülklerinin etkin bir şekilde korunmadığını ve Vasiliğin bu alandaki sorumluluğunu tam olarak yerine getiremediğini vurgulamaktadır. Makalede “Vasilik Makamı’nın mülklerin yönetimi üzerindeki kontrolü, çağdaş Avrupa'da hiçbir diğer kurumun veya kişinin sahip olmadığı bir yetki düzeyine ulaşmış durumda” deniliyor. Üstelik bu yetkinin yargı yoluyla sınırlanması girişimleri, nadir bazı istisnalar dışında, büyük ölçüde başarısız olmuştur.
ÖNERİLEN ÇÖZÜMLER
Mete Hatay, mülkiyet sorununun toprak meselesiyle doğrudan bağlantılı olduğunu ve ancak müzakere edilmiş bir çözümle tamamen çözülebileceğini kabul ederken, yerinden edilmiş binlerce kişi için rahatlama sağlayabilecek birkaç adım öneriyor. Bunlar arasında BM destekli “iki toplumlu mülkiyet teknik komitesi” kurulması, TMK’nin güçlendirilmesi ve Maronitler ile Maraş halkına verilen sözlerin yerine getirilmesi yer alıyor.
Hatay, Kıbrıslı Türkler’in güneydeki mülklerini geri alabilmeleri için daha kolay ve erişilebilir yasal yolların oluşturulması gerektiğini de vurguluyor. Ayrıca, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, TMK’nin Kıbrıslı Rumlara Kıbrıslı Türk mülklerini takas yoluyla sunmasına daha esnek koşullar altında izin vermesini öneriyor. Bu sayede, mülk sahipleri kaybettikleri mal varlıkları için tazminat, iade ya da takas gibi daha geniş seçeneklere sahip olabilirler.
Bu adımların yanı sıra, her iki tarafın da mülkiyet hakları konusunda karşılıklı anlayış göstermesi ve tek taraflı yöntemlere başvurulmamasıyla gerilimin azaltılabileceği raporda vurgulanmaktadır.