Ekonomist Engin Kara, yaptığı değerlendirmede, Şahiner’in nüfus hesaplamasında temel matematik hataları bulunduğunu ve verilerin yanlış yorumlandığını söyledi.
Engin Kara’nın paylaşımı şöyle:
CTP'nin KKTC vizyonu ülkeyi 'botanik demokrasisine' dönüştürmek mi?
Sanayi bölgelerindeki tüm makineler, Omorfo'daki su motorlarının tamamı KKTC vatandaşlığına geçirildi... Portakal ağaçlarının durumu hâlâ belirsiz.
Yanlış okumadınız. Hayır, bu Prag'ın tozlu bir tavan arasında bulunmuş kayıp bir Kafka el yazması değil. Hatta bir Kafka romanı bile değil - ama gerçeklik artık Kafka'yı bile şaşırtacak seviyeye ulaştı. Bir CTP milletvekili böyle buyurdu. Ve evet, bu artık gazete manşetlerinde!
Ama endişelenmeyin, emin ellerdesiniz. Yıllarca Kafka'nın kâbus dolu labirentlerinde kaybolmuş biri olarak, bu şaheseri size açıklamaya çalışacağım. Öyle görünüyor ki, olayların mantığını çözmeye çalışmak yerine sanata dönüştürmek daha kolay olacak...
Ama önce bir hesap yapalım... Konu nüfus meselesi. CTP milletvekili Salahi Şahiner geçtiğimiz günlerde bazı hesaplamalar yaptı. Ve bu hesaplamalara göre KKTC nüfusu tam tamına 1,2 milyon!
Bu 1,2 milyonun içinde ne var dersiniz? Sanayi bölgelerindeki tüm makineler, Omorfo'daki su motorlarının tamamı. Evet, yanlış okumadınız!
Şimdi, "Emin misiniz? Nasıl olabilir?" diye merak ediyorsunuzdur. Tabii ki! CTP milletvekilleri tarafından yapılan bu tür hesap hataları artık rutin bir alışkanlık haline geldi.
Gelin önce sayın vekilin yapmaya çalıştığı hesabı birlikte yapalım, sonra hatalarını tek tek tespit edelim. Ve ardından kişisel bir not paylaşmak istiyorum.
Sayın vekil, elektrik, su ve çöp verilerini kullanarak bu hesabı yapmış. O zaman biz de elektrikten başlayalım.
Bu çok basit bir hesap, biraz matematik bilgisi yeterli...
2011 yılında yapılan en son nüfus sayımında KKTC nüfusu 286 bin olarak açıklandı. Aynı yıl Kibtek verilerine göre toplam elektrik tüketimi yaklaşık 398 milyon kWh oldu. Yani 2011 yılında, KKTC'de, kişi başına düşen elektrik tüketimi 1.390 kWh.
Peki, Güney Kıbrıs'ta durum ne? Şaşırtıcı değil, benzer iklim ve yaşam koşulları benzer tüketim getiriyor - Güney'de kişi başına tüketim 2023'te 1.900 kWh, 2024'te 1.700 kWh civarında. Ada'nın iki tarafında da klima kullanımı, ev aletleri, yaşam tarzı çok farklı değil.
KKTC'de, 2023'te hanehalkı tüketimi 648 milyon kWh'ye ulaştı. Buraya kadar her şey net, devam edelim.
Şimdi, sayın vekilin yaptığı nüfus projeksiyonunu düzeltelim. 2023 yılında hanehalkı tüketimi 648 milyon kWh seviyesinde dedik. Kişi başı tüketimin 2011'deki seviyede kaldığını varsayarak 648 milyon kWh/1.390 kWh ile yaklaşık 460 bin rakamını elde ediyoruz.
Cezaevlerini ve öğrenci yurtlarını da hesaba katarsak, İstatistik Kurumu'nun açıkladığı 476 bin rakamına ulaşıyoruz.
Eğer kişi başına elektrik tüketiminin arttığını, yani Güney'deki gibi 1.900 kWh olduğunu varsayarsak, o zaman nüfus 341 bin çıkıyor.
Ve işin özü şu: 2 + 2, sayın vekilim, 1,2 milyon etmiyor. Ama hadi devam edelim, rakamların gösterdiği ile vekilin hesabı arasındaki farkı görelim.
Yavaş yavaş ilerleyelim - mesele karışık gibi görünüyor ama aslında değil. Yeni Düzen gazetesinin haberine göre, sayın vekil tam olarak şunu söylüyor:
"Elektrikteki tüketimin 3 bin kilovatsaat diliminde olduğunu belirten Şahiner, 'Tüketilen elektrik 900 bin civarında çıkıyor. Bu da projeksiyon nüfusunun neredeyse iki katıdır.'"
Cümleden bir şey anladınız mı? Bir gazete neden anlaşılmayan bir ifadeyi haber yapar? Yoksa söylenenler tanrının kelamı mı? Sorgulamak günah mı sayılıyor?
Günahı benim boynuma olsun, devam edelim...
3 bin kilovatsaat bir şey ifade etmedi ama 900 bin tanıdık geldi... Kibtek'in açıkladığı en son veriler 2024 yılına ait ancak eksik: yalnızca yılın ilk altı ayına ait. İlk altı ayda kullanılan toplam elektrik 900 milyon kWh civarında gerçekleşmiş.
Ve işin püf noktası burada: Sayın vekil ülkedeki tüm elektrik tüketimini hanehalkı tüketimi gibi ele alıyor. Oysa Kibtek'in resmi verilerine göre toplam tüketimin sadece %30'u hanehalkına gidiyor. Geri kalanı? Turizm tesisleri, sanayi bölgeleri, su motorları, sokak aydınlatmaları, devlet daireleri, TC Elçiliği... Sıkı durun, Güney Kıbrıs'a satılan elektrik bile var listede! Vekilim, yoksa TC Elçiliği'ndeki klimaları ve Güney Kıbrıs'a satılan elektriği de nüfusa mı ekliyorsunuz?
Sayın vekil sadece su motorlarını değil, yaşasaydı Makarios'u da KKTC vatandaşı sayacaktı. Neyse, Makarios da eseriyle gurur duysun...
Sayın vekil, 900 milyon kWh rakamını 780 kWh rakamına bölüyor ve 1,2 milyon rakamına ulaşıyor. Kritik soru şu: 780 kWh nereden geliyor?
2011 yılında KKTC'de kişi başına elektrik tüketimi 1.390 kWh. Ada'nın kuzeyinde de güneyinde de tüketim benzer seviyelerde seyrediyor - klima kullanımı, ev aletleri, yaşam tarzı çok farklı değil. Doğal gaz gibi alternatif enerji kaynakları da yok.
Gerçek şu ki, 780 kWh Türkiye'de kişi başına düşen elektrik tüketimi! Yani sayın vekil KKTC'yi Türkiye ile kıyaslayarak hesap yapıyor. Ama bu kıyas mantıklı mı? Farklı iklim, farklı enerji kaynakları, farklı yaşam koşulları... Ada'nın gerçeklerini yansıtmayan bir hesap bu.
Yani vekilimiz bir taşla iki kuş vuruyor! Birinci hata: yarım yıllık tüketimi yıllık gibi kullanıyor. İkinci hata: Ada'daki tüketim alışkanlıklarını yok sayıp, Türkiye'deki rakamı kullanıyor. İki hata üst üste gelince, nüfus da ikiye katlanıyor!
Basit bir hesap yapalım:
Yarım yıllık veriyi yıllığa çevirsek: 900 değil, 1.800 milyon kWh.
Türkiye'deki tüketimi kullansak: 780 kWh.
1.800 milyon kWh'yi 780 kWh'ye bölünce ne çıkıyor? 2,3 milyon!
Vekilim, bu hesapla nüfusu 10 milyona da çıkarabilirdik. Neden durduğunuzu anlamadım. Belki de portakal ağaçlarının çiçeklenme dönemini bekliyorsunuz, yeni vatandaşların katılması için?
"Nasıl uyarsa hesap öyle yapılmaz," Vekilim.
Vekilin hesabına göre, tüm sanayi tesislerini kapatıp yerine üniversiteler açarsak nüfus aniden yarıya inecek.
Omorfo'daki su kuyularını kapatırsak nüfus yine düşecek!
Elektrik üzerinden nüfus hesaplamak bu kadar başarısız olunca, vekilimiz başka bir yol denemiş. Belki de "çöpten para çıkar" sözünü duymuş, "çöpten nüfus çıkar" diye düşünmüş. Ama devam edelim, rakamların söylediğinden korkacak değiliz. Sayın vekilin diğer argümanı çöp üzerinden geliyor...
Şahiner'in verdiği bilgiyle günde 1.357 ton çöp çıkarıyoruz. Yani yıllık, 495 bin ton çöpümüz var.
Eurostat verilerine göre, Güney'de kişi başı çöp miktarı 2.038 kg, Türkiye'de ise 946 kg. Eğer 495 bin tonu, Güney'deki rakama bölersek, nüfus 243 bin, Türkiye'deki rakama bölersek, 523 bin çıkıyor.
1,2 milyon, vekilim, bu rakamların neresinde!
Sayılarla oynamak kolay. Çöp rakamları, elektrik verileri, su tüketimi... Hepsi birer sayı. Ama her yanıltıcı rakam, her yanlış hesap, toplumun güvenini biraz daha aşındırıyor. Siz rahatça hesap hatası yapabilirsiniz, vekilim, ama biz bu hataların bedelini ödüyoruz.
Bu sadece basit hesap hataları değil... Bu anlayış, dünyadan izole bir şekilde yaşanmanın da temel nedeni. Anastasiadis'e kızıyoruz, peki siz bu anlayışla, basit aritmetikle sorunu olanlarla, ortak olmak ister miydiniz? Devlet yönetmek, hele Ortadoğu'nun sınırında bir Avrupa yaratmak kolay iş değil... '2+2=1,2 milyon' diyerek yaratılmadı değil mi? Elinizdeki yetkiyi, yukarıda anlattığım anlayışla paylaşır mıydınız?
Bu bir değil, iki değil. Sürekli benzer hatalar yapılıyor, bilerek ya da bilmeyerek. Hangisinin daha kötü olduğuna karar vermek bile zor. Rakamlarla dans etmek, gerçekleri çarpıtmak, toplumu yanıltmak... Bu yaklaşım, sadece güvenilirliğimizi zedelemekle kalmıyor, geleceğimizi de tehlikeye atıyor.
Eleştirel düşüncenin bedeli ağır. Daha önce enflasyon verileriyle ilgili hatalı yorumlarını dile getirdiğimde, bir vekil tarafından sosyal medyada engellenmiştim. Geçen gün, bir seçmen olarak hayati öneme sahip bir konuda vekilime soru sordum - ciddiye bile almadı, sadece "ilginiz için teşekkürler" diyerek geçiştirdi.
Anlayacağınız, gerçekleri dile getirmenin bedeli, KKTC Meclisi'nde temsiliyet sorunu yaşamama neden oluyor.
Temsili demokraside temsiliyetsiz kalmak...
Ne acı bir ironi.
Kim bilir, belki gazetecilerin soru sormasını engelleyen de bu anlayıştır. Demokratik bir toplumda eleştirinin ve sorgulamanın önündeki her engel, o toplumun geleceğinden çalınan bir parçadır.
Ben temsiliyetsiz kaldım, siz kalmayın. En güzel giysilerinizi giyin sandıklara gidin... Vekilinizin sözü üzerine söz söylemeyin...
Vekilim, son açıklanan kalkınma planında ülkedeki 'Fide/Fidan Üretim Kapasitesi' yılda 150 bin olarak açıklandı. Bunlar tehlikeli şeyler, değil mi? Nüfusu artırıcı unsurlar!
Omorfo'daki portakal ağaçlarına vatandaşlık verilince, bu fidanlar da sırada bekler artık.
150 bin fidan, su motorları, portakal ağaçları...
Temsili demokrasiyi beceremedik, KKTC dünyanın ilk 'botanik demokrasisi' olsun, vekilim. Ne dersiniz? Bu durumda Omorfo'da başkent olmalı.
Kaynak; Kıbrıs Postası