Avrupa ülkeleri açıkça gelecekte Amerikan nükleer şemsiyesine güvenilip güvenilemeyeceğini tartışıyor.

Cevabı aranan soru ise ABD'nin nükleer koruma taahhüdünden cayması halinde Avrupa'nın bunu ikame edip edemeyeceği.

ABD'den yapılan açıklamalarda nükleer caydırıcılık taahhüdüne bağlılığın sürdüğü sinyalleri veriliyor.

Bununla birlikte Trump'ın öngörülemez olması ve ne olursa olsun bu taahhüde bağlı kalacağının garanti olmaması özellikle Avrupa ülkelerini yeni arayışlara itti.

Ve gözler NATO'nun ABD dışındaki iki nükleer gücü olan Fransa ve İngiltere'ye döndü.

Sayısal olarak karşılaştırıldığında Fransız ve İngiliz nükleer gücü ABD'ninkine oranla oldukça sınırlı.

Bu iki ülkenin nükleer gücü, mevcut güvenlik mimarisinde tamamlayıcı nitelikte.

4 Yaşındaki çocuk polis teşkilatını alarma geçirdi! 4 Yaşındaki çocuk polis teşkilatını alarma geçirdi!

Bu da ABD'nin nükleer taahhüdünden aniden vazgeçmesi halinde bu iki ülkenin uygulanabilir bir çözüm yaratmalarının pek mümkün olmayacağı yorumlarına neden oluyor.

Almanya'dan talep geldi

Avrupa'da nükleer savunmayı gündeme getiren açıklama 20 Şubat'ta kısa sürede Alman Şansölyesi olması beklenen Friedrich Merz'den geldi:

"İngilizler ve Fransızlarla, yani iki Avrupa nükleer gücüyle, nükleer paylaşım veya en azından nükleer güvenliklerinin bizim için de geçerli olup olmadığı konusunda görüşmeler yapmamız gerekiyor."

Fransa nükleer gücü paylaşır mı?

Paris, başından bu yana Avrupa'nın savunma ve güvenlik mimarisini ilgilendiren kararların Avrupa dışındaki aktörler tarafından alınmaması gerektiğini savunuyor.

Fransız nükleer doktrini, cumhurbaşkanının Fransa'nın "hayati çıkarlarının" tehlikede olduğunu düşünmesi halinde büyük bir nükleer müdahale tehdidi üzerine inşa edildi.

Bu doktrin, nükleer karar alma mekanizmasının bağımsızlığını odakta tutuyor.

Yaklaşık 300 nükleer başlığa sahip olan Fransa, NATO'nun nükleer planlama grubunda yer almıyor.