Kararın, AKP Grup Başkanı Abdullah Güler ve DEM Partili TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder'in, AKP Batman Milletvekili ve Fernas Madencilik’in sahibi Ferhat Nasıroğlu'yla yaptığı görüşmenin ardından alındığı belirtildi. Fernas işçileri, 18 Ekim Cuma günü Soma’da işveren ile görüşme yapmak için yola çıktı. Ankara'dan hareket etmeden önce işçiler Kurtuluş Parkı'nda açıklama yaptı.
Bağımsız Maden İş Sendikası Genel Başkanı Gökay Çakır, görüşmenin sonucuna göre cumartesi günü açıklama yapacaklarını ifade etti.
Çakır, "Yarın 5 kişilik bir heyetimiz patron vekilleriyle görüşecekler. Eylemimizdeki iki etabımızı yarınki sonuca göre açıklayacağız. Türkiye'deki bütün işçi sınıfına, siyasi partilere, kamuyouna madencilerin yanında oldukları için teşekkür ederiz. Bu başarı Türkiye'nin başarısıdır" dedi.
'Mücadele edene hain derler'
Bağımsız Maden İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Başaran Aksu da yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"Halkımızı çok seviyoruz. Madenci bu mücadeleye çıkarken iki taleple ortaya çıktı. Fernas işletmesinde yaşanan sorunların ve oradaki madencilerin ihtiyaçlarının dile getirilmesi ve bunun sonuç üretmesi ve Türkiye işçi sınıfının içine sokulduğu cendereden yasal, anayasal mevzuatlarla ve idari mekanizmalarla, Türkiye işçi sınıfını bastırılması, susturulması ve iş cinayetlerinde öldürülmesi, iş yerlerinden sendikal nedenlerle atılması, patronların yargılanmaması nedeniyle toplumda biriken öfkeyi ifşa etmeye, bunu görünür kılmaya bu mücadeleyi düzen karşısında taşımaya dönük bir niyetle yola çıktık. Biz 'munafık' diye etiketlendik ama biz celaliyiz, onların çocuklarıyız.
Dolayısıyla mücadele edenler her zaman yaftalanır, 'provakatör' derler, vatan haini derler ama biz lekesisiz, lekesizleriz. Biz burada baldırı çıplaklarla bir mücadele yürütüyoruz. Toplumun en dibinde en ağır işleri en yoksulluklar içerisinde tüketemeden yaşamaya çalışan ve çocukları ile ilgili gelecek kaygısı duyan madencilerin kavgasını veriyoruz. Biz mücadeleye başlamadan önce muhatabımızı çalışırız. Her ayrıntısına kadar, ezbere hiç kimseye hak etmediği bir şeyi söylemeyiz. Bir mücadelede düşmana bile saygı duyan bir etiği, mücadelenin üretmesini özellikle önemseriz. Gerçeğe dayanmayan hiçbir şeyi, sırf birisini yaftalamak için kullanmayız." diye ifade etti.
"Masaya işçi arkadaşlarımızdan oluşmuş bir heyet oturacak"
Yarınki toplantıdan sonra işçi arkadaşlarımızdan oluşmuş bir heyet. O heyette ilk atılan iki arkadaşımız var. Eylem başladıktan sonra atılan bir arkadaşımız var. Hâla iş yeriyle ilişkiyi kesen bir arkadaşımız var. Ön uzlaşı da işçilerin her üç talebinin de kabul edildiği. Birincisi, iş yerinin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından teftişi, işçilerin ücretlerinin Soma'daki diğer maden ocaklarının ortalamasına getirilmesi ve banka promosyonlarının ödenmesi konusunda bir sıkıntının olmadığı, atılan işçilerin geri alınması konusunda direniş başladıktan sonra atılan 27 arkadaşla ilgili bir sıkıntının olmadığı, iki arkadaşımızın kod sorunu vardı. Bu kod sorununun kalktığı, diğer üç arkadaşlarımızdan ikisi zaten masada olacak olan arkadaşlar.
Biz heyetimize de güveniyoruz, sendika olarak tarzımızda bu tarz görüşmelerde başkan, yönetici olarak tarzımız değil, doğrudan işçi arkadaşların kendi kendilerini temsil etmesi ve yönetmesi bu kudrete sahip olduklarına da inanıyoruz. Bir patronun, holdingin bir grup işçi karşısında, uzlaşma zeminine oturtulması. Bu mücadelede şunu göstermiştir. Yasayı insanlar yapıyor, yasayı kapitalistler, holdingler yapıyor. Yasa hak veriyor denen şeylerin tamamı yalandır. Bunu kabul etmiyoruz. Biz bir mücadelede insana doğaya mal olarak görüşülen şeyi aşmayı temel düstür olarak görüyoruz."
CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz ise mücadeleyi büyütmek zorunda olduklarını belirterek şunları söyledi:
"Yarın şirket yetkilileri ile birlikte yapılacak görüşmelerde madencilerimizin haklı taleplerinin karşılandığını görmek istiyoruz. Madencilerimiz Soma'dan Ankara'ya yalınayak yürüyerek geldiler, yalınayak geri dönmemeliler demiştik... Emek mücadelesinin taleplerinin çözülmesi için sihirli bir formül yok. Gördüğümüz eksikleri, taleplerimizi attığımız adımları tek bir toplantı ve görüşmeyle çözmek bunu beklemek mümkün değil. Türkiye'de emek mücadelesini vermek bu yolculuğa çıkmak, bu mücadeleyi büyütmek zorundayız.
Genel Başkanımız Özgür Özel, CHP'li milletvekillerinin 24 saat esasına göre, üçer saat aralıklarla birlikte her daim her koşulda gözaltına alındıklarında da, emniyetteki sorgularında da hastaneye gittiklerinde de ve Kurtuluş Parkı'ndaki mücadelelerinde de bir an olsun onları yalnız bırakmadan mücadele vermeleri için görevlendirdi. Bir Türkiye vatandaşı olmanın ve bir insan olmanın verdiği görevle varolma ve yaşam amacıyla birlikte bu dayanışmanın içinde yer aldım. Türkiye'de örnek teşkil ettikleri bu mücadelenin herkese ilham olmasını diliyorum ve taleplerinin kabul edilmesini ve kabul edilmediği takdirde de bu mücadelenini tüm Türkiye'de dalga dalga yayılarak insanların haklı taleplerinin bir sonuca ulaşması için kıymetli bir mücadeleye dönüşeceğini tekrar kendilerine hatırlatmak istiyorum.”